Hibrit lavanta, lavanta ailesinin bir üyesi olarak hem geleneksel hem de modern tıpta önemli bir yere sahiptir. Lavanta, antik Roma ve Yunan dönemlerinde şifa amaçlı kullanılmış, Orta Çağ’da ise Avrupa’da hem sağlık hem de güzellik uygulamalarında değer görmüştür. Özellikle son yüzyılda geliştirilmiş ve lavanta bitkisinin farklı türlerinin çaprazlanmasıyla elde edilmiştir. Bu tür, hem geleneksel lavanta yağının özelliklerini hem de modern ihtiyaçlara uygun özellikleri birleştirir.

Üretimi: Hibrit lavanta uçucu yağı, buhar distilasyonu yöntemiyle elde edilir. Bu yöntem, yağın doğal aromasını ve etkili bileşenlerini koruyarak yüksek kaliteli bir ürün sağlar. Yağın üretiminde, hibrit lavanta bitkisinin taze yaprakları ve çiçekleri kullanılır. Bu parçalar, yağın karakteristik zengin ve rahatlatıcı kokusunu sağlar.

Renk, Aroma ve Koku: Hibrit lavanta uçucu yağı genellikle soluk sarı renkte olup, kokusu zengin, çiçeksi ve hafif tatlıdır. Bu koku profili, hem rahatlatıcı hem de yenileyici bir etki yaratır. Hibrit lavanta yağı, üst ve orta notalar arasında yer alır ve koku notası çiçeksi, tatlı ve hafif baharatlı bir profile sahiptir. Aroma gücü ortadır, bu da onu çeşitli formülasyonlarda dengeli bir şekilde kullanmaya olanak tanır.

Uyumlu Yağlar: Hibrit lavanta yağı;  diğer yağların çoğuyla uyum sağlar. Bu kombinasyonlar, zengin ve dengeli bir koku profili oluşturarak aromaterapide geniş bir kullanım alanı sunar.

Uyarılar: Lavanta uçucu yağı, cilde direkt olarak uygulanmamalı, daima sabit yağlar ile seyreltilmiş halde kullanılmalıdır. Saf formda kullanıldığında ciltte tahrişe neden olabilir, bu nedenle göz ve hassas bölgelere temastan kaçınılmalıdır.

Depolama: Lavanta uçucu yağının etkinliğini ve kalitesini koruyabilmek için serin, kuru ve güneş ışığından uzak bir ortamda saklanmalıdır. Uygun depolama ile yağın raf ömrü uzatılabilir ve kalitesi korunabilir.